Birliktelik...


Birliktelik

Birliktelikten ne anlıyoruz? Aile, arkadaşlık, dostluk benzeri çeşitli birliktelikler. Tüm bu birlikteliklerden gerçekten ne anlıyoruz? Neden beraberiz? “İyi günde, kötü günde, seni ömür boyu seveceğim, siz benim ailemsiniz, annem, babam, sizler benim hayattaki en önemli varlıklarımsınız.”
Bu sözler size tanıdık geliyor mu? Her gün bu yalanlarınızın üzerinde oturmak, en kötüsü bunun farkında olmadan oturmak, bunu hissettiğinizde hemen bir kaçış bulup uzaklaşmak. Gerçekten beraber olmak ne demek? Bu sorumluluğun farkında mıyız? Ne tarz bir karşılık içindeyiz? Neleri alırsak bu beraberlik bizim için devamlı olur?
Neden ailenizle veya şirketinizle berabersiniz? Ne acı, neden beraber olduğunu bilmeden beraber olmak. Hatta daha da acısı beraber olduğunu sanmak… Lütfen izle. Aile ilişkiniz ne üzerine kurulu? Kan bağı ilişkisine mi? Yoksa onların size baktığı veya sizin de ileride onlara bakacağınızın beklentisi üzerine mi? “Hayır bizim ilişkimiz böyle değil, ben onları çok seviyorum” dediğini duyuyorum. Kızma, neden kızdığını düşün. Saçma bulma, neden saçma olduğunu düşün, doğru yönde ilerlediğimizi de düşünme, kızgınlık veya iyi niyetle nedenleri ve doğru yolu bulamayız.
Neden bir arada olduğunu bulamayan ve kendisini kandırarak beraberliğini riyakârlık, takıyye ya da buna benzer durumlardan dolayı devam ettirenler; yıkmaya ve yıkılmaya mahkûmdur. Bir ailenin sevgi üzerine kurulduğunu söylediğinde, söz konusu sevgi ölçülebilir mi? Örneğin babadan bir ev kalsa; 3 kardeş bunu nasıl bölüşür? Baba kendince sebeplerden dolayı bir çocuğuna bıraksa, diğer kardeşlerin yaklaşımı nasıl olur? Bir şirkette yüzde 10 eleman azaltması gündeme geldiğinde, kalanlar nasıl bir yaklaşım gösteriyor? Gidenler bu bize haksızlık, Mehmet hiçbir şey yapmıyor onun çıkarılması gerekliydi diye düşünmüyor mu? İşyerinde bir arkadaşınız bir saat boyunca sessiz, kendinden geçmiş haldeyken, sizler nasıl tepki veriyorsunuz? Boşver, ben zaten sevmezdim, kime faydası var, diyerek mi? Veya hiç ilgilenmeden, görmezden gelerek, kendinizi çok önemli hissettiren işinize dönerek mi? Sonra da takım olmaktan ve beraberlikten bahsediyoruz. Bağlılıklarınızı kaç TL’ye satın alabiliriz? Hangi mevkiyle, hangi maddesel olguyla değiştirebiliriz?
Yeni dünya düzeninde her şeyin bir bedeli var, ne kadar? Kendinizi ne ye değiştirirsiniz? Nedir bunun bedeli? Yenidünya düzeni yeni değil aksine kurulduğu günden itibaren aynı. Bu halde olduğumuz için hak ettiğimiz cehennem hayatını kendimize yaşatmamız. Sonra da “Ben tanrı mıyım? Tanrı affetsin, bir daha mı dünyaya geleceğiz? Hak etti” benzeri ego replikleri. Ah ego! Sen hep böylesin ve bizler seni bırakmamak için her şeyi yapıyoruz. Belki de vazgeçilmez tek birlikteliğimiz egomuzla. Başka bir beraberliğimiz yok. Kimle birlikte olacağımıza, kime sevgimizi dile getireceğimize egomuz karar veriyor. Ego senin patronun ve her daim sana kim olmadığını söyleyen ve seni buna inandıran ŞEYTAN. Satanistlere hep kızarız. Ve onları lanetleriz. Gerçek satanistin kim olduğunu biliyor musun? Evet, söylememe gerek yok. Anladın, ama tam anladığın sırada ego hemen devreye girdi. Bırak bu saçmalıkları dedi. Öyle değil mi?
Bir kere dürüstçe, düşünmeden haykır. O zaman bütün ağırlıklarından kurtulursun, olursun. O zaman hiç kimseye bağlı olmadığını ama her şeye bağlı olduğunu anlarsın.
Birlik ne demek? Bir olmak demek? Bir, Tanrı’nın isminden gelir. Bölünmez, parçalanmaz demektir. Neden bölünmez, parçalanmaz denilmiş? Çünkü bölünen, bütünlüğü olmayan, tam olmayan demektir.
Tam olmayan bir şey neyi arar? Eksik parçasını. Peki, sen de tam olmadığına göre; her neyi arıyorsan benim zavallı, kör, ne yaptığından habersiz dostum; Egonu arama!  O hep senle, Tanrı’yı da arama, o senden de seninle. Kendini ara, onu bulduğunda hepsi yerli yerinde. Birliğin ve bütünlüğün olduğu yerde…
Kendinden bütün uzaklaştırdıkların, senin yarattığın parçaların… Parçalarını tamamlamadan ve onları sahiplenmeden, sen, sen olmazsın. Kendini bilmezsen; nasıl bilirsin şükretmeyi? Kendini anlamadan nasıl anlarsın bütün sevdiklerini? Sen bilmeden evreni, ne bilsin evren seni? Sen kendini bildiğinde, anlarsın evren de sensin, çevren de sensin, sevdiklerin de sensin. Her şey senin gibi…  O zaman ayırmadan, neden beraber olduğunu anlarsın. Beraberlik dediğin sensin. Kişi kendisinin aynasıdır demiş ulu eren Rumî. Bu sözden sonra ne yazsam boş, ne söylesem çok… Ne denir ki; verme sırları görmeyene, çok gelir yakar her yerini, verme sırları bilene, boş gelir her şey bilinende…
Acı ile hastalıkta olanı görmeyene; harici hayata düşene; ne desem görmez kör gözlerde, duymaz sağır kulaklarda, bilmez boş beyinlerde… Dindar olan anlar bu yüce sözü, “Komşusu açken yatan bizden değildir” ne demektir? Yani insan değildir, benim dünyamda yoktur. Böyle bir sefil yaratılmışsa eğer; ben bilmem ve görmem, yaratılmamışsa da bilmem ve görmem. Benim bildiğim, komşum acı içindeyse, o benim acımdır. Çünkü ben yaratmışımdır. Çözmek de bana düşer; kaçmak veya duymamak da… Ne için, nereye kaçabilirsin ki? Bu dünya sen neysen o, kaçan da bir kovalayan da… Senden, yardım beklentisinde veya acıma içinde olmanı değil, yarattığın dünyandan sorumlu olmanı bekler bu gönül. Ama sen dersen ki benim gönül gözüm de kapalı. O zaman ben de kapattım bu muhabbeti, bundan ilerisi sana rahatsızlık, bana kayıp olur.
Kal sağlıcakla…
Sinan Ergin 
“Neden?” isimli kitabından

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin önemi yoktur.

MÜHENDİSLİK YAKLAŞIMI

Üstün Başarı İçin Takım Olmak