Hata , Tecrübe ve Ders Alma


Hatalarımızdan ders alabilir miyiz? Hatalarımızı bir daha tekrarlıyor muyuz? Tecrübe ne demek? Tecrübe hatalarımızdan aldığımız dersler midir? Neden tecrübe dediğimizde hemen aklımıza hatalarımız geliyor da, başarılarımızdan aldığımız dersler gelmiyor?
O halde hata ve tecrübeyi beraberce inceleyelim. Hata nedir? Hatalı olduğumuzu anlamadan ve kabul etmeden bu soruya cevap veremeyiz. Hatalı olduğumuzu söyleyen kim? Günah işlemekle hata arasında bir fark yok. İkisi de aynı aslında. İkisinde de bizi affeden var. Affedildiğimizde hatamızı unutuyoruz, egomuz hatalı olmadığımızı söylüyor ve dışarıda hatalı olacak olayları veya kişileri buluyoruz. Benim suçum diyemiyoruz. Durun. Çok çabuk çözüme gidiyoruz. Olayı anlamadan çözemeyiz. Birkaç örnekle inceleyelim.
Amiriniz, işyerinde yapmış olduğunuz bir aktivitenin yanlış olduğunu ve hatalı olduğunuzu söylüyor. Hatta bu konuyla ilgili ciddi uyarılarda bulunuyor. Bu durumda gerçekten hatalı mıyız? Değil miyiz? Nasıl anlayabiliriz? Amirimiz hatalı dediği için, kabul ederek kendisinden özür dileyebiliriz. Böylece kibarlık yapmış ve durumu atlatmış oluruz. O da bize “önemli değil, sonuçta hepimiz insanız, hata insana özgü” derse konu kapanmış olur. Öyle değil mi? Evet hep beraber rahatladık. Peki, hata ne oldu? Tecrübe kazandık mı? Yoksa ikinci bir hataya kadar kalbimizi ve müdürümüzü mü rahatlattık. O zaman hata ve hata yapan yerli yerinde. Dikkat edin, hata devam ediyor. Hata varsa ve değişim gerçekleşmediyse, hata başka eylemlerle devam edecektir. Hatamızı düzeltsek bile, yeni hatalar yapmaya devam edeceğiz. Hata ve günahlarımızı bir daha tekrarlamayabiliriz, ama hata devam edecek çünkü ben hatayım demeden hiçbir şey değişmeyecektir. Kişi hatalarını çözmeye çalışarak hatalarını düzeltmeye, bu konu ile ilgili kendini eğitmeye çalışabilir. Hatta bu sayede çok zor da olsa, hatasından kurtulabilir. Ama bu başka hatalar yapmasına engel değildir. Bilmiyorum izleyebiliyor musunuz?
“O zaman hatamızı kabullenmeyelim mi? Düzeltmeye çalışmayalım mı?” dediğinizi duyar gibiyim. Hayır! Tam tersi, bataklığı kurutmaktan, bir daha hata yapmamaktan bahsediyorum. Bir nevi günahsızlıktan bahsediyorum. Mümkün değil diye düşünüyorsun, o zaman tabii ki mümkün değil. Ne zaman mümkün olur diye düşünmeye başladın ve anlamaya çalıştın, o zaman mümküniyetin kapıları sana da açılacaktır. Araştırmaya devam et. Çözüm söylemde kolay ama eylemde üzerinde çalışma gerektiriyor. Hatamızı değil; hata olduğumuz, suçlu ve günahkâr olduğumuz gerçeğini yüzde 100 kabul etmekle başlıyor. Ben suçluyum dediğinde; egonun esiri olmadan, gerçekten kimseyi suçlamadan, hatta haykırarak söylediğinde müthiş bir enerji dolacaksın ve çok hafifleyeceksin. Bu en zor görünen tarafı, bunu başarı ile tekrarlarsan değişim, devrim olacak. Sakın bunu yaparken kendine kızma, bu da egodur. Sadece kabul et. Ne zaman koşulsuz kabul ettin, işte bu dans etme halidir, gerçek meditasyondur. O zaman kendinle buluşacaksın ve gerçek sen hata kavramını komple yok edeceksin. Çünkü sen mükemmelsin, bunu fark edeceksin.
Bir düşün, Tanrı’ya yakarsan ve “Bu ne biçim dünya, çocuklar ölüyor, açlık, sefalet ve savaşlarla dolu” desen; Tanrı bunu kabul edip hatalıyım der mi? Tanrı hatalı olabilir mi? Bunu düşünmen bile günahın ve tanrısızlığın olmaz mı? O halde sana hatalı olduğunu söyleyen kim? Hiç düşündün mü? Zaten cennetten düşerken hatalıydık, hatamızı kabul etmediğimiz ve kendimizi göremediğimiz için, dönüşü olmayan cehennem hayatını yarattık ve yaratmaya devam ediyoruz.
Benim suçum ‘Mea Culpa’.Tek çözüm bu.
Sinan Ergin “Neden” kitabından.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin önemi yoktur.

MÜHENDİSLİK YAKLAŞIMI

Üstün Başarı İçin Takım Olmak