Türkiye İş Kazalarında Dünya Üçüncüsü!
28 Nisan “Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü” idi.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ilan edilen bu gün vesilesiyle Türkiye'de bu konuda durum acaba nedir diye araştırdığımda, çok vahim bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu gördüm.
Şaşırdım mı? Hayır. Fakat bu kadarını da tahmin etmiyordum açıkçası.
Türkiye iş kazalarında ve işçi ölümlerinde Avrupa'da birinci, dünyada ise üçüncü sıradaymış!
Yani, Avrupa'da işçilerin “en güzel” öldüğü ülkeymişiz. Hepimize mübarek olsun!
Çalışma Bakanlığı'nın ve SGK'nın sunduğu istatistiklere göre Türkiye'de;
2011'de 69 bin 227 "iş kazası" yaşanırken, bu kazalarda 1.700 işçi yaşamını yitirdi. 697 işçide ise meslek hastalığı tespit edildi.
Hergün ortalama 4 kişi iş kazaları nedeniyle hayatını kaybetmekte!
2011'de iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden işçilerin çoğunluğunu, 25-49 yaş arasındakiler oluşturdu.
Yine SGK verilerine göre; 2011'de en fazla iş kazasının, 9 bin 217 (%13,3) ile kömür ve linyit çıkartılması faaliyetinde yaşandığı görülüyor.
Ve unutulmasın ki, bunlar kayıtlara yansıyan rakamlar.
Sigorta sistemine dahil olmayan işçiler hakkında elde veri yok!
* * *
Bu vahim durumun düzeltilmesi için 2012 yılı Haziran ayında 6311 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği” kanunu çıkarıldı.
Bu kanuna göre bütün işletmeler, iş güvenliği uzmanları tarafından denetlenerek işçi sağlığına ve iş güvenliğine uygun hale getirilmek zorunda.
Uyulmadığı takdirde çok yüksek meblağlarda para cezaları söz konusu.
1 Temmuz 2013 itibariyle Bakanlık tarafından görevlendirilen müfettişler işletmelerin bu kanunun şartlarına uyup uymadığının kontrollerine başlayacaklar.
Fakat kağıt üzerinde bu önlemler ve yaptırımlar çok “şık” dursa da, işin pratiğine bakıldığında bazı aksaklıklar ve kanunun sağlamak istediği amaçla uyumsuz gelişmeler söz konusu.
* * *
Bu konuda görüşlerine başvurduğum Aktif1 OSGB (Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi) yetkilisi Muhittin Öncül bana şu bilgileri sundu:
Bakanlığın bu bahsedilen denetimleri yapacak yeterli müfettiş sayısı mevcut değil.
İş güvenliği uzmanı olabilmek için, 90 saat uzaktan 90 saat yüzyüze kurs almak yetiyor.
Yani 180 saatlik bir eğitimin sonunda alınan sertifika, size bir iş yerinde işçilerin hayatını doğrudan etkileyecek düzenlemeler yapmanızı mümkün kılıyor.
Kanunun çıkmasıyla, işinin ehli olmayan pek çok iş güvenliği denetim şirketleri türemiş durumda.
Bu şirketler, çok komik fiyatlara, işletmeleri hiç görmeden kağıt üzerinde iş güvenliği kontrol raporları hazırlıyorlar ve meselenin sadece “bürokratik” kağıt kısımlarını hallediyorlar. Bu tarz fiyat kıran şirketler yüzünden işletmeler, gerçek bir denetimi maliyetlerine uygun şekilde sunan, bu işi gerçekten de kitabına göre yapan denetim şirketlerini tercih etmiyorlar.
Yani işletmelerin, kanunun sağlamak istediği üzere iş güvenliği ve işçi sağlığı bakımından gerçek anlamda denetimi söz konusu değil.
İşletmeler, yüksek para cezalarına maruz kalmamak için kağıt üzerinde denetim yaptırmış oluyorlar.
Ve son olarak, bu olumsuzlukları bir kenara bıraksak bile -ki asla bırakılmamalı!-, 1 Temmuz 2013'te Bakanlık teftişleri başlayacak olmasına rağmen halen işletmelerin ancak %10'luk bir kısmı iş güvenliği denetimlerini yaptırmış ve buna uygun şekilde iş ortamlarını düzenlemiş durumda.
* * *
1 Mayıs İşçi ve Emek Bayramı'na günler kala, işte Türkiye'de işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ahval ve şerait bu şekilde.
Umarım 1 Mayıs'ta alanları dolduracak olan sendikalar, sivil toplum örgütleri ve sol partiler, Taksim Meydan Muharebesi yürütürken bir yandan bu elim tablonun düzelmesi yönünde de çalışma yürütürler.
İşçi ölümlerinin yaşanmadığı, iş güvenliğinin tam anlamıyla sağlandığı bir Türkiye, umarım hayal olarak kalmaz ve gerçek olur.
HİKMET YİTİK
Yorumlar
Yorum Gönder